Kıbrıs mı Daha Ucuz, Türkiye mi? – Bir Genç Yetişkinin İçsel Yolculuğu
Kayseri, 2025. Yağmurlar geçip gitmiş, yerler hala ıslak. Hafif bir rüzgar çarpmaya başlamış. Saat akşam 7:00. Sonbaharın o o kadar güzel, ama bir o kadar da hüzünlü havası…
Başlangıç: Hayallerimin Sınırları
Bir akşamüstü, Kayseri’de akşam yemeğimi yerken, aklımda yalnızca bir şey vardı: Kıbrıs mı daha ucuz, Türkiye mi? Bu soruya takıldım. Her şey nasıl böyle başladı derseniz, aslında bir telefon konuşmasıyla başladı. Eski bir arkadaşım, Kıbrıs’a taşınmıştı ve bana her fırsatta oradaki yaşamdan bahsediyordu. Düşünmeye başladım: “Kıbrıs mı?” diye içimden geçirirken, Kayseri’nin o soğuk havası ve yaşamın zorlukları gözlerimin önüne geldi. “Ya orası daha ucuzsa? Ya orada her şey bu kadar kolaysa?” diye düşündüm. Yavaşça, isteksizce başladım hesap yapmaya. Ama ne yazık ki, Kıbrıs’ın fiyatları Türkiye’deki kadar ucuz değildi. O anda hissettiğim hayal kırıklığı ve sersemlik, bir yerlerde derin bir boşluk bıraktı.
O Anın İçindeki Karmaşa
O gün, o telefon konuşması zihnimde bir fırtına gibi yankılandı. Kıbrıs mı daha ucuzdu, yoksa Türkiye’nin kendi içinde daha mı rahat yaşanırdı? Kayseri’deki yaşantımda daha çok şeyi sahiplenebilmek, işin kolay tarafıydı ama içimde bir yerde bir parça huzur arayışı vardı. Birkaç gün sonra, gözümün önünde bu sorunun resmi netleşmeye başladı: Türkiye’nin ekonomik zorlukları, yaşam maliyetlerini düşündüğümde, Kıbrıs’ı hayal etmek biraz uzak bir rüya gibi geliyordu. Kıbrıs’taki yaşam da kendi zorluklarıyla doluydu ve insan orada bir müddet sonra buna alışıyordu. Türkiye’ye dönünce de farkına varıyordum: O hayal ettiğim ucuzluk, bir yandan da aldatıcıydı. Gözlerimde kaybolan belirsizlik yerini, gerçek bir soru işaretine bırakıyordu.
Bir Kıbrıs Gününde
Kıbrıs’ı düşünmeye başladıkça bir yandan da “gerçekten orada yaşayabilir miyim?” diye sorguluyordum. Bir arkadaşımın önerisiyle, Kıbrıs’a bir tatil yapmaya karar verdim. Tatil dediğime bakmayın, aslında yalnızca zihnimi toparlamak, kaybolan kalbimi bulmak istiyordum. Uçak biletimi aldım, valizimi hazırladım. Bir sabah, Kayseri’nin o kalabalık sokaklarından uzaklaşıp, Akdeniz’in mavi sularına doğru uçmak heyecan vericiydi. Kıbrıs’a vardığımda beni ilk karşılayan o sıcak hava oldu. Ama zaman geçtikçe, her şeyin sanıldığı gibi olmadığını fark ettim. Kıbrıs’ın fiyatları, aslında Türkiye’den pek de farklı değildi. Birkaç gün boyunca kafamda bu soruyu döndürüp durdum: “Gerçekten ucuz olan neresi?”
Türkiye’nin Yavaş İyileşmesi
Kayseri’ye dönünce, tekrar her şeyin soğuk, ama rahat haline dönüşü yaşadım. Türkiye’de yaşamanın bana kattığı anlamı bir kez daha fark ettim. Kıbrıs’ta kısa süreliğine daldığım hayalin ardından, burada hayatımı kurmanın ne kadar değerli olduğunu hissettim. Bazen her şey çok zor ve karmaşık görünse de, Türkiye’nin gücünü hissediyorum. Kayseri’nin o sokaklarında yürürken, aradığım anlamın aslında buralarda olduğunu fark ettim. Türkiye’deki yaşamın getirdiği zorluklar, her zaman yeni bir umut ve yeni bir güçle karşılanabiliyordu. Ve her ne kadar Kıbrıs bir kaçış gibi görünse de, burada her şeyin daha derin anlamlar taşıdığına inanıyordum.
Sonuçta: Ucuzluk ve Değer
Sonunda bu soruya net bir cevap bulmam zor oldu. Kıbrıs mı Türkiye mi? Bunu bir fiyat karşılaştırmasından çok, hayatta ne aradığımıza karar vermekle çözebiliriz. Belki Kıbrıs’ta daha ucuzdur bazı şeyler, ama Türkiye’nin özlemini çektiğimiz bazı değerleri var. Ve ucuzluk, bazen sadece geçici bir çözüm olur. Gerçek zenginlik, hayatın küçük ama anlamlı anlarında gizlidir. Benim için Kayseri’nin sokaklarında kaybolmak, Kıbrıs’a gitmekten çok daha değerli.
Evet, belki Kıbrıs’ta bir tatil yapıp oranın ucuzluklarına kayıtsız kalabilirim, ama gerçek sorunun ne olduğunu anlamam çok zaman aldı: Ucuzluk, insanın yaşadığı yerin gerçek değerini yansıtmaz. Yaşam kalitesi, duygusal zenginlik ve çevrenin etkisi, bir yerin “ucuz” olmasından çok daha önemli.
Bir yerin ucuz olması, orada huzurlu olacağınız anlamına gelmiyor.